Kurumsallaşırken kaybettiklerimiz: Samimiyet

Cep telefonlarının ilk yaygınlaştığı seneler bayramlarda keyifle SMS atardık birbirimize. Normalde arayamadıklarımıza da ulaşabiliyorduk ve normalde bayramımızı kutlamayanlardan da mesaj geliyordu. En azından birbirimizden haber alıyor olmak güzeldi.

Sosyal medya da ilk yaygınlaştığında benzer bir ruh haline girdik. Facebook’da status’lerimize yazıyor olmak bir twit atıyor olmak çok iyi geliyordu. Yine, en azından birbirimizden haber alıyor olmak güzeldi.

Benzer bir evrim de profesyonel hayatta yaşanıyordu. Tek tek adreslerin toplanması imza atılması vs yüzünden zaman kaybettiren tebrik kartları, yerini eposta tebriklere bırakıyordu. Önceleri herkes kafasına göre takılıyordu ki, sevgili ‘kurumsallık’ devreye girdi. Şirkette kullanılan her kartvizit her tebrik kartı standart değil miydi, epostalar da kurumsal kimliği temsil ediyordu, şansa bırakılamazdı. Hadi bu sefer devreye herkese aynı anda giden resimli epostalar girdi.

Ancak tersine yürüyen başka bir akım vardı: artık kimse herhangibiri olmak istemiyordu. Markaların araştırmalarında herkesin kendini ‘özel’ hissetmek istediği çıkıyordu.

Bu iki tersine akımın sonucunda geldiğimiz nokta ise şu:

20130807-225215.jpgBenzer bir sıkıntıyı insan kaynakları da yaşıyor. İlk kurulduğunda insan kaynakları diye bir fonksiyonu olmayan şirketler, 50 kişiyi geçince çalışanlarını iyi yönetemediğini farkedip insan kaynakları sistemleri kurmaya başlıyorlar. Ancak sistemler bir yandan standardizasyon ve adalet vaad ederken, bir yandan samimiyeti öldürüyor.

Geçenlerde performans yönetim sistemimizi geliştirmek için yeni bir form üzerinde çalışıyorduk. Yöneticilerimizin bir kısmından şöyle bir itiraz geldi: ‘Herşey forma dökülünce görüşmedeki samimiyeti yitiriyoruz.’ Hele de o form insan kaynaklarına iletilecekse… Formun insan kaynaklarına gelmesi çalışanın o süreçte yer almasını sağlar, sürecin ve sonucun takibine yarar, tüm çalışanlara aynı davranmanız için vir kontrol noktasıdır ama işte, belli ki yeterli değil.

Kurumsallaşmanın getirdiği çok artı olduğu tartışmasız açık. Ancak bir gerçek de var ki, kurumsallaştıkça samimiyetimizi ve sahiciliğimizi yitiriyoruz, esnekliğimizi kaybediyoruz, ve gerek müşteri gerek çalışanların ‘özel olma’ ihtiyaçlarını yok sayıyoruz.

Kurumsallaşırken kaybettiklerimiz: Samimiyet’ için 5 yanıt

  1. Beni düşündüren bir nokta var, samimiyeti öldüren acaba kurumsallık mı, yoksa teknoloji mi? Teknolojinin gelişmesiyle tebrik gönderebileceğimiz insan sayısı 100’lere ulaştıkça, samimiyetsiz maillerden başka uygulanabilir bir yöntem var mı? Hiç tebrik atmamaktansa en azından samimiyetsiz de olsa tebrik atmak hatırladığımızı gösterir diye düşünüyorum. Bunun yanında özel gördüğümüz insanlara da ayrıca telefon etmek en güzeli bence. Benim naçizane tecrübem, isme atılan mailler de kurumsal samimiyetsiz maillerden çok farklı etki yaratmıyor. Telefon ise çok farklı, sesi duymak samimiyet duygusunu çok iyi hissettiriyor.

    1. Bence suçu teknoloji yerine özensizliğe atmamız lazım. Bayram tebriği kartı ev adresime kaliteli bir kağıtla yine aynı şablon cümleyle gelecek olsa, farklı bir şekilde de olsa yine çöp kutusunda bulur kendini. Mesajı IK departmanı adı altında göndermek yerine kişisel olarak göndermek, belki yaşadığı ya da okuduğu alakalı ufak bir hikayeyi eklemek, en basitinden ilgili bir karikatür bulmak, kısacası uğraşılmış mesajını vermek çözüm olabilir.

      1. Evet 3 yorumun da birleştiği yer aynı aslında, Meltem’in ‘yuzyuze bayramlasmanin teknolojik anlamda kabul edilir bir versiyonu yok bence (henuz?)’ cümlesi. Nasıl hem kalabalıklara ulaşacağız ama kişisel ilişki düzleminde kalacağız?

  2. Bayram tebriginin dogasinda bir sicaklik, bir geleneksellik, kutladigin insanlara karsi extended ailenmis gibi hissetmek var. Bu da beraberinde belli bir kutlama seklinin uygun olmasini gerektiriyor. Teknolojinin iliskileri soguttugina katilmiyorum baska bir kitadaki akrabalarla yillardir iletisimi bu sekilde surduren biri olarak. Ama kart gondererek kutlamanin uygun oldugu ozel gunlerin bunun teknojik versiyonu olarak email ile surmesi normal gelirken; opusmek, cat kapi kutlamaya gitmek, yuzyuze bayramlasmanin teknolojik anlamda kabul edilir bir versiyonu yok bence (henuz?). Kurumsallasma emaresi olarak bizde universitede dekanliklar genel tebrik emaili atsa da, arife oncesi bizde terasa herkes bayramlasmaya davet ediliyor ve sirayla herkes birbirini kutluyor. Tabii disaridakilere yine emailler gidiyordur ama biraz da herkes yapiyorsa biz de yapalim hissinden olabilir. Bence teknolojinin kendisi degil nasil, hangi seviyede iliskileri olan kisiler arasinda nasil kullanildigi ve gonderen ile gonderilenin iletisim/yakinlik anlayisinin uyusma derecesi ile ilgili.

Yorum bırakın