Hızlanın! Yönetim ve iletişim alanında zamanda atlama oldu!

Bu blogda ve yönetim-iletişim alanlarında yazan pek çok kişinin yazılarında uzun süredir okuyordunuz:

Artık yeni bir dünyadayız diyorduk.

Problemimi çözmenden daha önemlisi beni dinlemen diyorduk. (ilgili yazım)

Artık yeni bir adalet anlayışı var diyorduk. (ilgili yazım)

Y nesli iş dünyasındaki diğer nesillerden farklı, onlar ‘büyüklerini’, ‘uzmanları’ dinlemiyor, fikirlerini hiyerarşiyi ‘takmadan’ söylemek ve dinlenmek istiyorlar diyorduk. (ilgili yazım)

Neredeyse 40 gündür gündemin baş köşesine oturan Gezi Parkı olayları, bu konularda ‘zamanda atlama’ yarattı desem yanlış olmaz sanırım.

Bu konuda kafa patlatan azınlığın farkına vardığı bu noktalar bu kadar büyük bir toplumsal olayla herkesin malumu artık. Y nesli de ‘oh be rahatladım’ modunda, 40 gün öncesine göre bu özelliklerine daha da sahip çıkacak ve daha sesli olacak.

Şirketlerde verilecek kararlarda süreçlere dahil edilmeyenler seslerini daha yüksek çıkaracak.

Adalet olmadığını düşünenler daha fazla tepki verecekler.

Gece çapulcu olarak dolanan gençler sabah kurumsal hayata geçerken direnişçi ruhlarını inanın yataklarında bırakmıyorlar.

Şu an bu konulardan uzak bir yöneticiyseniz, oturun ve bu konudaki yazıları okuyun, ve yönetim stilinizi gözden geçirin derim. 40 gün önce çok da önemli olmayan konular birden beklemediğiniz problemler yaratabilir artık. Bu farkındalığı avantaja çevirin.

Bu süreçte yazı ve ropörtajlardan gözüme çarpanları aşağıda bulabilirsiniz:

NY Times efsanevi yazarı Tom Friedman (Gezi’yi duyunca İstanbul’a geldi ve Divan Oteli’nin gazlandığı gece Beyoğlu’ndaydı, ertesi günkü yazısından)

Böyle yaparak Erdoğan’a şu mesajı gönderdiler: Günümüzün düz (sınırları belirsizleşmiş) dünyasında artık kimsenin tek yönlü konuşma yapma şansı yok. Liderler bundan sonra vatandaşlarıyla iki yönlü konuşmalar yapıyorlar.

In doing so, they sent a message to Erdogan: In today’s flat world, nobody gets to have one-way conversations anymore. Leaders are now in a two-way conversation with their citizens.

Orjinali: http://www.nytimes.com/2013/06/19/opinion/friedman-postcard-from-turkey.html?_r=0
Çevirisi: http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/turkiye-kartpostali-thomas-friedmanin-new-york-timestaki-yazisi-25682

20130707-222638.jpg
Baştan beri Gezi Parkı olaylarına dahil olan bir profesyonel, Serkan Zıhlı’nın Ayşe Arman ropörtajından:

Bu kuşak, aklına yatmayan hiçbir şeyi kabul etmiyor mu?

– Etmiyor. Başbakan’ın göremediği de bu. Taksim’deki yeşil alanı yıkıp AVM yapmak kimsenin aklına yatmadı, yatmıyor. Mesela bu gençler, Çamlıca’ya 30 bin kişilik cami yapılmasını da akıllıca bulmuyor. Çünkü etrafında bir yerleşim alanı yok. Oraya o camiyi dikmek sadece bir ‘şov.’ Ama Taksim’e cami yapmak dersen, bak o mantıklı geliyor. Çünkü orada füze bir minare ve küçücük bir mescit var, oysa Taksim’den milyonlarca insan geçiyor. Yani akıllı anlatırsan, genç kuşağı, Taksim’e güzel bir cami yapmaya ikna edebilirsin. Ama Çamlıca’daki camiye harcanacak paranın israf ve gövde gösterisi olduğunun hepsi farkında. Aynı şekilde, “Yeşili kesip, kent müzesi yapacağım” iddialarını da yalan buluyorlar. Bu gençlik çok okumuyor olabilir, çok fazla internette gezinip bilgisayar oyunu oynuyor olabilir ama akıllılar.

Tümü için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23458258.asp

Y Kuşağı konusunda çalışan uzmanlardan Evrim Kuran’ın Ayşe Arman ropörtajından:

Siz, yıllardır kuşaklar üzerine çalışıyorsunuz. Gezi Parkı direnişini tetikleyen Y kuşağını da çok iyi tanıyorsunuz. Onları bize nasıl anlatırsınız?
– İki harfle özetlerim: ‘BD.’ Yani ‘bullshit detector’. Saçmalık dedektörü. Y kuşağı, kafasına uymayan, ‘saçma’ durum gördüğünde dayanamıyor, kaynamaya başlıyor. Cumhurbaşkanı olmuş, başbakan olmuş, öğretmeni, genel müdürü hiç fark etmiyor, hemen tepki veriyor. Çünkü bu kuşağın temel değerlerinden biri “adalet duygusu.”
….
Başka neler öne çıkıyor Y kuşağında?
– Sahicilik. Her şeyin, sahici olmasını istiyorlar. Liderlerinin de. Başbakan’ın, Davos’ta “Bir daha da gelmem!” demesi onlara sahici geliyordu. Ama tabii zaman içindeki dayatmaları, “Ben yaptım oldu” anlayışı, daha pek çok şey, son olarak da Taksim’in ortasına AVM yapmaya kalkması bütün yaldızlarının dökülmesine sebep oldu. Artık onu sahici bulmuyorlar.

Tümü için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23465715.asp

Ve İpek Aral Kişioğlu’ndan şirketlerin Gezi Parkı direnişinden alması gereken dersleri içeren başarılı yazıları:
http://www.kaynagiminsan.com/2013/06/22/sirketlerin-gezi-parki-direnisinden-almasi-gereken-dersler-1/#.UcbKcLSRCL1.twitter

Yorum bırakın